15 Ağustos 2017 Salı

Nemrut

   Nemrut uzun zamandır görmek istediğim ama bir türlü gidemediğim veya gitmediğim bir güzellikti. Sonunda bayram vesilesiyle hazırladım çantamı yola koyuldum soluğu otogarda aldım. Burda beni gereksiz uzun ve konforsuz bir yolculuk bekliyordu. Şimdi düşünce otostop çekerek gitsem hem daha keyifli hem de daha rahat olurdu neyse. Gaziantep'ten direkt Nemrut'a araç yok. Bu sebepten ötürü Adıyaman minübüsüne binerek önce Adıyaman otogarına gittim. Gene buradanda Nemrut'a direkt kalkan araç olmadığından Kahta arabasına binerek hedefime biraz daha yaklaştım. Kahta otogarıdan da Adıyaman'ın Gerger ilçesine kalkan köy minübüsüne binerek Nemrut dağına 12 13 km mesafede olan Karadut köyüne geldim.



                                                 Nemrut Dağı'ndaki heykeller       

   Bu köy Nemrut'un turizminden geçimini sağlayan bir köy. İçinde bir sürü pansiyon, hotel tarzı konaklama imkanları barındıran şirin bir köy. Pansiyonların kamping alanları da var böylece uygun fiyata konaklayabiliyorsunuz.
   Nemrut'a gelirken son aracım olan Gerger minübüsünden indikten sonra konaklayacağım pansiyona geldim. Burada Polonya'lı bir bisikletçi gezginle tanıştım. Kendisi kalkıp teee Polonyalardan Adıyaman'a gelmiş. Hemde bisikletle! 30 gündürde Türkiye'de pedallıyormuş. Ertesi günde Diyarbakır'a doğru yol alacakmış. Yolun açık olsun güzel insan! Sohbetimiz geceye kadar sürdü. Birçok konu hakkında konuştuk. Çok keyif aldım sohbetinden umuyorum gene bir yerlerde karşılaşırız.

                                  Polonya'lı gezgin Lukasz ile ben

   Gece olunca pansiyonun bahçesinde bir kanepede matı serip yattım. Açıkcası çadırımı getirmediğime bin pişmandım. Aslında gitmeden önce biraz internette bilgi aramıştım Nemrut'ta konaklama ile ilgili. Ama malesef çok yetersiz. Kamp kurulunabilecek bir alan yok gibisinden şeyler görmüştüm. Bu tarz bilgi karışıklığının oluşmasındaki temel sebep anlam veremediğim şekilde gezgin gruplarının doğudaki güzelliklerle ilgilenmemesi veya tırsması. Gezgin kimsenin gitmediği yerleri keşfeder, gözlemlerini insanlara aktarır çeşitli yöntemlerle. Bu şekilde insanları seyahat etmeye teşvik eder. İsminin başına seyyah, gezgin getirmekle gezgin olunmuyor bunu da böyle anlamış olduk. 
   Güneşin doğuşunu izlemek amacıyla sabah 03.00 gibi uyandım. Gece çok konforsuz bir uyku uyumama rağmen iyi uyanmıştım. Uzun zamandır düşlediğim  güneşin doğuşunu izleyecek oluşumunun etkisi de yadsınamaz tabi ki.(gece boyunca sürekli rüzgar vardı. Nemrut dağı ve çevresi çok rüzgar alan bir bölge.) Pansiyon görevlisini zor zekat kaldırarak arabayla yola koyulduk. Yol boyunca iki tane iri yılan gördük. Görevliden edindiğim bilgiye göre Nemrut civarında yoğun yılan popülasyonu varmış. Köylüler de sürekli yılan öldürüyorlarmış civarda. İy ki bunları gece yatmadan önce öğrenmedim. Arabayla Nemrut'a gelebileceğiniz bir sınır noktası var. Ondan sonra belediyenin servisine 3 lira vererek yola devam ediyorsunuz. 
   Kuzey terasına minübüsle vardıktan sonra hemen inip minübüsten doğu terasına doğru tırmanmaya başladım. Güneşin ışığını takip ederek. Tahmin ettiğimden daha zorlu oldu zirveye varmak. Çok uzun olmasada ufak bir tırmanış gerektiriyor. Bu sebepten zorlananlar oluyor elbette ama bir şekilde herkes zirveye ulaşıyor. (Zirveye vardığınızda gördüğünüz manzara zaten sonuna kadar değiyor.) Güneş yumurta kızıllığında yavaş yavaş doğuyordu. Tüm şaşkınlığımla bu muazzam manzaranın seyrine daldım.Hayatım boyunca heralde hiçbir şeyden bu kadar etkilenmedim. İnanılmaz etkileyici bir manzara ... Bu esnada çok üşüyordum rüzgar doğudan esiyordu. Aylardan haziran olmasına rağmen gerçekten rüzgarın etkisiyle kışı aratmayacak bir hava vardı. Hatta bazı turistler yataktan yorganlarını da alıp gelmişlerdi. 



   Kommagene krallığında güneşin doğuşunu gören ilk yer olan doğu terasına sert kayalardan oyulmuş merdivenle çıkılıyor. Bu terasta boyu 10 metreyi bulan devasa başı kopmuş tanrı heykelleri sizleri karşılıyor.

                                     Nemrut Dağı doğu terası

   Nemrut Dağı 1988 yılında Milli Park ilan edilmiştir. Aynı zamanda Unesco kültürel miras listesine dahil edilmiştir. Nemrut Dağı deniz seviyesinden 2150 metre yüksekliğindedir. Kommagene kralı Antiochos MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yünan ve Pers tanrının ve kendisinin heykelini yaptırmıştır. Aynı zamanda kendi mezar tapınağının da dağın zirvesindeki tümülüsün içinde bulunduğu sanılmaktadır. Lakin bir türlü bulunamamıştır.


   Doğu terasını gezip güneşin doğuşunu izledikten sonra batı terasına yöneliyorum. Burda da beni müthiş taştan oyma heykeller bekliyor. Nemrut'un ruhuna kulak veriyorum. Kral Antiochos'un temel gayesi ölümsüz olmakmış. Hep bunun formülünü aramış. Farklı kültürleri sentezleyerek bu kültürlerin tanrılarının heykellerini yaptırmış. Ve bunların arasına kendi heykelini de eklettirmiş. Kendisinden geriye böyle müthiş eserler bırakıp aslında birnevi ölümsüzleşmiş. Vasiyeti de bu heykellerin daima korunması olmuş. Kim bu heykellere zarar verirse ona lanet etmiş. Lahitlere bu sözlerini yazdırmış. Ve bu 2000 yıllık eserler günümüze kadar gelmiş. Görünüşe bakılırsa kral Antiochos ölümüzlüğe erişmiş.


                                         Nemrut'ta gündoğumu



                              






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ahlat

   Ahlat, Bitlis ilinin bir ilçesidir. Nüfusu 22.000 civarında olup Van Gölü'nün kuzeybatısında yer almaktadır.    Şehrin en eski sa...